Ferhat Kazancı Röportajı

Beden Bende Bir Davul isimli kitabın yazarı Ferhat Kazancı ile röportaj yaptık

Moda dünyasından yazarlığa geçiş görmeye alışık olmadığımız bir tür. Siz farklısınız... Kitap yazma fikriniz nasıl oluştu?
Zaman zaman sosyal ağlarda paylaştığım yazılarımın insanlar tarafından beğenilmesi bana keyif veriyordu ve hiç ummadığım bir şekilde sadece paylaştığım aforizmalarım için beni takip etmeye başlayan insanların olması beni için farklı bir keyif haline geldi ara verdiğim zamanda neden yazmadığımı sorgulayan insanlar bile oluyordu. Sonrasında önemli prodüksiyonlara imza atan Foo Prodüksiyon’un ortaklarından Veya sin paylaştığım yazıların etkisinden bahsettiğimiz bir akşamda bana neden kitap çıkarmıyorsun dedi… Serüvenim böylece başlamış oldu. Hatta o gece Veya sin “ Bu yazdıklarını bir bavul gibi bana topla ve ver “ dediği anda Beden Bende Bir Bavul ismi ortaya çıktı. Daha kitabım çıkmadan gücünü adından alan şanslı yazarlardan oldum.

Okurları içsel yolculuğa çıkaran ''Beden Bende Bir Bavul'' isimli kitap kendi içsel yolculuğunuz sonucunda mı ortaya çıktı?
Kesinlikle evet… Aşkla beslenen bir adamım dolayısı ile aşk kısa ömürlü olduğu için birçok bedende tükettiğim aşkların ve o süreçteki kendi içimde yaşattığım içsel sorgularımdan hayat bulan aforizmalar.
Ama bazı zamanlar hayatımda insan olarak değer verdiğim kişilerin yaşadıkları şeylerden de etkilenip kendimce onların yaşadıklarını da yorumladığım oldu bu da hem etkide hem de anlatım dilimde bana göre bir zenginlikti.
Aşk üzerine yaşanmışlıklarınız kaleminize yansıyor. Daha çok sevildiniz mi? Sevdiniz mi? Hangisi daha önemli sizin için?
Benim için sevmek sevilmekten çok daha önemli çünkü ben içimde fark ettiğim o duygunun esiri olmayı önemseyenlerdenim, Sevilmek de çok önemli ama düşünün sizi sevene karşı hisleriniz eş değerde değil ise kalbinizin bir yanını uyutursunuz. Ve o yan aslında heyecandan yoksun sadece verilenden mutlu olan sakin sessiz ilişkiyi yürüten rolün insanı olmuşsunuz demektir.
Mutsuz olur musunuz?
 Hayır, ama ben ilişkide tutkusuz beslenemem bu yüzden sevmem gerekir.
Bir bedende yaşayan kaç kişisiniz?
Tek bir bedende yaşıyorum ama ruhumun aşk için kendi içinde barındırdığı birçok beden var.
Ait olma duygusuyla nasıl bir çelişki, nasıl bir örtüşüm yaşıyorsunuz?
Herkesin birilerine ait olmak egosu vardır. Ego diyorum çünkü ait olmak tercih edilmek, seçilmektir…  Dolayısı ile hayatında birilerinin olmadığı süreci fazla uzadığını fark eden çoğu kişi direk olumsuz bir tutum içerisinde belki de öz güveninin azaldığı bir dönemde bulur kendisini. Bir sevgilisi varsa seviliyorsa ve birbirlerine ait olduklarını hissettire biliyorlarsa bir şekilde kendilerine iyi geldiğine inandıkları bir ilişkinin içerisindedirler. Tatmin edicidir…
Ömrü kısa olsa bile…
Bende birilerine ait olmaktan, tercih edilmekten seçilmekten keyif alan biriyim.
Mantığınızı hangi zamanlarda dostunuz hangi zamanlarda düşmanınız bellersiniz?
İlişkilerimi düşünerek değerlendirecek olursam…
Ben aşk adamıyım onunla besleniyorum ve daha çok duygularımla hareket ediyorum. Mantık aslında var olan tek gerçeğim hatta daha az kırılmak adına aşktan bile daha sıkıca sarılmamız gereken…
Ama size mantıktan daha güçlü gelen şey ruhunuzda barındırdığınız kalp kırklığıdır. Kaybetmiş ya da kırılmışsanız,  olması gerekeni bilirsiniz ki bu mantıktır.
Mantığınızı o hayal kırklığı ile hayata geçirmekte zorlanabilirsiniz.
Size dürüst olmam gerekirse… Mantık sadece ve sadece dostlarımın kalp kırıklıkların da onlara yön gösterdiğimde yakın dostumdur.
Kendi içimde çoğu zaman ise düşmanım diye belirtmesem de yabancım.
Kendinize yetiyor musunuz?
Kendime yetebiliyor muyum ?  Gerçekten bunu hiç sorgulamadım… Bu gibi sorgulamalardan kaçmalı insan cevapların olumsuz ise kendi içine dönüp neyi değiştirebilirsin ki o zaman?
İç huzurunuzu bozabilen en güçlü duyguyu nasıl tanımlarsınız?
Buna insani yönden bakıyorum ve sanırım tek bir cevabım var: samimiyetsizlik…
Hayatta insan diyaloglarında ki en tahammül edemediğim şeydir samimiyetsizlik. Samimi olmayan selamlaşmalar, sohbetler, kısaca ilişkiler.
Hele ki kendim için bir şeyler yapmaya başladığım zamanlarda çevremde görüntüde var olan insanları da işte bu samimiyetsizlikleri ile yargılayıp hayatımdan çıkardım. İçten olan zaten gerçekten kendini belli ediyor.
Vücudunuzda hiç dövme bulunmuyorken, 2 sene içerisinde 27 tane dövme yaptırdınız. Desenli vücut bağımlılık mı yarattı? Artmaya devam edecek mi?
Bu konuda kendime de şaşar oldum… İki yıl çok kısa bir süre hele ki 27 adet dövmeyi vücuda işlemek cesaret işidir ama ben çok seviyorum ve yaptırsam mı yaptırmasam mı arasında yaptırıyorum ile başlayan ve sonra vücudumda kesinlikle taşımayı istediğim şeyleri netleştirdikçe dövme yaptıran biri oldum.
Özgür Masur'la ortak çalışıyorsunuz. Nasıl bir iş prensibi ve enerjiniz var?
Çok şanslıyım ki inandığım ve emeğimin hiçbir zaman yok olmayacağını hissettiğim bir mesleğim var… Özgür Masur bana göre Türkiye’nin en önemli moda tasarımcılarından biridir. Genç ve bir o kadar da hazırladığı koleksiyonlar ile global dünyaya yakışır bir yetenek.
Çok uzun zamandır Özgür Masur markasını bu noktalara getirmek adına birlikte çalışıyoruz. Ben onun hayran olduğum tasarımcı kimliğine son derece güveniyor ve saygı duyuyorum O da benim markayı görmek istediğimiz yere hangi stratejiler ile yürüteceğime inanan biridir.
Bu yüzden aslında şanslı bir ekibiz de.
İşimde sakin ama bir o kadarda otoriteyi elden bırakmayan bir tarzım vardır bunun nedeni ise sadece hataya yada yanlışa çok tahammül edemememden kaynaklanır. J
Türkiye'de modellik kavramındaki en genel eksiklik nedir?
Sektör olarak modellik artık çok minimumda yürütülen bir meslek. Türkiye de defile sayısı o kadar az ki, ben profesyonel anlamda modellik yaptığım yıllarda haftada 4 defileye çıktığımız olurdu. Şimdilerde ise neredeyse İstanbul Moda Haftası’ndan başka profesyonel plartform kalmadı modellik mesleği için.
Modanın içinde bulunan bir kişi olarak alışveriş sizin için ne ifade ediyor? Kendinizi hangi giyim tarzıyla daha mutlu hissedersiniz?
Alışverişi seven biriyim… Ama çok iyi bir takipçi sayılmam. Rahatıma düşkünüm, spor yaptığımdan dolayı fit kalıpları tercih eden biriyim. Asla ama asla renk sevmem, giyemem de. Bu yüzden siyah gri beyaz ve lacivert tonların adamıyım denebilir.

Ölümcül moda hataları nelerdir? Neleri asla kabul etmezsiniz?
Kişinin kendi bedenini tanımaması bence kabul edilemez bir hatadır. Herkesin bir anatomisi var ve bedenini tanımayan insan çok yanlış giyim stilleri ile bedenlerinden uzaklaşıyorlar.
Beden bende bir bavul un başka bir özelliği de Beren Saat , Bade İşçil, Selin Demiratar, Güzide Duran ve daha aklıma şuanda gelmeyen bir çok önemli isim bu kitap için sizi desteklemekte bu çok özel bir durum olsa gerek…
Kesinlikle isimlerini belirttiğiniz ve daha bir çok isim yakınlıklarına ve samimiyetlerine çok inandığım kişiler. Bu isimlerin kitabıma destek olmasının değeri hiçbir cümle ile örtüşemez bana göre… Ve inanın Bu destek sadece arkadaşlıktan kaynaklanan bir destek değil.
Kitabımı keyifle okuyan beğenen ve bu kitap için bir şeyler yapmayı gerçekten isteyen çok özel insanlar.

Yazma işini sevdiniz mi? İkinci kitabı bekleyelim mi?
Ben yazmaya kendim için başlayan bir insanım bana tamamen terapi gibi geliyor. Belki de bu yüzden kitabım ve anlatım dilim insanların ruhuna ve samimiyetlerine dokundu.
Ve evet gidişat onu gösteriyor. Şimdilerde insanların bana yakıştırdıkları yazarlık keyif aldığım beni mutlu eden çok güzel bir olgu… FOO Prodüksiyon bana inandığı sürece ben yazmaya devam edeceğim.
Kendinizi yazarak mı konuşarak mı daha iyi ifade ettiğinize inanıyorsunuz?
Her ikisinde de…
Anlatım gücüm ve ikna kabiliyetim pazarlama ve P&r mesleğimde bu yerlere gelmeme neden olan yadsınamayacak özelliğim.
Kalemim sade, yalın ve net… Bu da bence kendi içinde güçlü hissetmenize neden olacak unsurlar.

Kitabının kimliksiz olduğundan bahsetmiştin… Kimliksizlikten kastın nedir ?
Bedenin dışında cinsiyetsiz bir ruh taşır insan, yaşanan her şey nefes alıp vermek misali aynıdır bu yüzden.
Bedeninizi bir tarafa bırakıp sadece yaşadıklarınızı ve yaşattıklarınızı harmanlayan anlatım dilidir bende ki.
Sade olduğu kadar, sadece hepimize ait.
Bir ay gibi kısa bir sürede ikinci basıma girmeniz nasıl bir duygu ?
İnanılmaz keyifli ve bir o kadar da mutluluk verici hatta şaşırtıcı J Tabi ki de kitabıma inanmak ve bir çok ruha hitap edeceğini tahmin ediyordum ama bir anda tüketilecek kadar sevilmesi çok ama çok güzel.


Değerli paylaşımlarından ve verdiği içten yanıtlarından dolayı Ferhat Kazancı'ya çok teşekkür ederiz.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Aleyna Sena Yıldız Röportajı

Uğur Erdoğan (ArapFaik) Röportajı

TURAN TUNA RÖPORTAJI: ASLINDA BAŞARILI DA OLSAM BUNU BAŞKALARININ BAŞARILARIYLA KIYASLAYIP KENDİMİ BAŞARISIZ HİSSETTİĞİM DAHA ÇOK OLUYOR.