Karamel (Sukkar banat) (2017) – Film Analizi

herkese selamlar sıcacık lirik bir fransa-lübnan filmi ile geldim karşınıza

filmin yönetmeni aynı anda başrol oyuncusu nadine labaki 

nadine labaki'nin ilk uzun metrajlı filmi olan karamel filmi “iç savaş yüzünden büyük hasar görse de ruhunu ve güzelliğini koruyan beyrut’ta, her gün bir güzellik salonunda bir araya gelen beş kadının hikayesini anlatan sımsıcak bir hikaye.

bu film beni mest etti! hem de başlar başlamaz muhteşem müzik eşliğinde öyle bir sahneyle başlıyor ki film,gözünüzü ekrandan alamıyorsunuz, sonra kendinizi müziğe veriyorsunuz.

layale’in amansız hazırlığı ve heyecanının boşa çıkmasının ardından akşam otele gelen arkadaşlarıyla yaptığı o kısacık konuşma unutulmaz! birini çok seviyorsunuz,onun da sizi sevdiğini sanıyorsunuz. kurduğunuz hayallerin pembesi gidip de tozu kalınca gerçeklerle yüzleşmeye,düşünmek istemediklerinizi düşünmeye başlıyorsunuz.

telefon sahnesi de beni en etkileyen unutulmazlardan layale sevdiği adamla konuşurken, layale’i seven polis, kadını izliyor ve sanki kendisiyle konuşuyormuş gibi cevap veriyor. o cevaplar, mimikler cuk! diye oturmuş yerine, izlenesi bir keyiflik. 

yönetmen nadine labaki hiçbir profesyonel oyuncu olmamasına dikkat çekmek istemiş daha doğal görüntü alsın diye ve kafasında oturttuğu bu karakterleri film çekiminden çok önce sokakta, alış


verişte, arkadaşlarının evinde aramaya başlamış. bu süreç biraz zaman almış ancak sonuçta hepsi de gerçek hallerine çok yakın olmuş. rima, elektrik aksesuarları satan büyük bir şirkette yöneticiyken, nisrine paris’te fine art’ta çalışırken, jamale kişisel asistanlık yaparken, rose bir ev hanımıyken ve lili ise labaki’nin onu bulma umudu tam da yok olmuşken bir kutsal cuma günü sokakta keşfedilmiş.

sözlerimizi nisrine’nin annesinin, kızına düğünden 1 gece önce söylediği cümlelerle bitirelim. forrest gump’a selam olsun buradan ;) “ne olacağını allah bilir. karpuz gibi düşün. kelek olup olmadığını kesmeden bilemezsin.”


Yorumlar

Popüler Yayınlar